Aşı’dan Başka Çaremiz Yok

Prof. Dr. Ahmet Gül: Aşıdan başka çare yok!

Milliyet’e konuşan İstanbul Üniversitesi, Romatoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ahmet Gül, Kovid-19 salgınından kurtulmanın yolunun ‘resmi makamlarca onaylanan aşılara ‘Şudur, budur’ demeden aşılanmaktan geçtiğini’ söyledi. ‘Toplumda virüse karşı bağışıklık kazananların oranı yüzde 70’e ulaştığında tünelin ucunda ışığı görür hale geleceğiz’ diyen Prof. Dr. Gül, CoronaVac aşısında arzu edilen sonuçlara ulaşıldığını ifade etti.

Kovid-19 pandemisinde hastalığın seyri, aşı ve ilaç tedavisi gibi birçok konuda tartışmalar devam ediyor. Türkiye’nin güvenilir sağlık kurumlarından İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapan bilim insanları halk sağlığına katkı sunmak için çaba sarf ediyor. Bu isimler arasında İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ahmet Gül de yer alıyor. Prof. Dr. Gül, romatoloji uzmanı olarak, sürecin mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı meslektaşları tarafından yürütülmesi gerektiğini söyledi. Bugüne kadar tedavide iltihaplı romatizmaların tedavisinde kullanılan ilaçlardan da yararlandıklarını söyleyen Gül, sorularımızı yanıtladı.

BİLİM DÜŞMANLIĞI…

– Tünelin ucundaki ışığı ne zaman göreceğiz?  

Bunun için, incelemeleri tamamlanıp, resmi makamlarca onaylanan aşılara ‘Şudur, budur” demeden, yeterli derecede güvenli ve etkili kabul ederek, en kısa zamanda aşılanmaktan geçiyor. Toplumda virüse karşı bağışıklık kazananların oranı yüzde 70 civarına ulaştığında ışığı görür hale geleceğiz. Aşılanmaya karşı toplumumuzun yaklaşımı ülkemizdeki pandemi sürecinin seyrini belirleyecek. Ne kadar kısa zamanda ne kadar çok kişi aşılanırsa o denli tünelin ucundaki ışığa yaklaşırız. 

– Aşılara yönelik bazı vatandaşlarda güvensizlik oluşmuş durumda…

Salgını kısa zamanda durdurmanın aşılamadan başka yolu yok. Virüs varlığını ne kadar uzun sürdürürse hastalık yaptığı her insanda çoğalırken mutasyona uğrama riski de devam eder. Zaman faktörü önemli. Elimizde yüzde 100 etkili bir aşı da olsa insanlar tereddütlü yaklaşıyorsa ve nüfusun önemli bir kısmı aşılanmıyorsa, salgının seyrinde çok anlamlı bir değişiklik olmaz. Bilim düşmanlığı ve konunun uzmanı olmayan bazı meslektaşlarımızın bilimsel temeli olmayan beyanları bizi zorluyor ve üzüyor. 

– Aşıdan asıl beklentimiz ne olmalı?  

Kovid-19 gibi hastalıklarda aşıdaki başarı ölçütü bir kişinin hiç hasta olmamasına değil, hastalığı belirtisiz ya da en hafif belirtilerle atlatmasını sağlamaya dayanır ve ağır hastalık gelişmesini, yoğun bakım ihtiyacı ve ölümü engellemeyi hedefler. İnaktif Çin aşısında Türkiye’de yüzde 91.2, Brezilya’da yüzde 79 etkililik bildirilmesinde bu açıdan anlaşılmaz bir durum yok. Ağır hastalığın ve ölümün engellenmesi olarak bakarsanız Brezilya’daki çalışma yüzde 100 etkili. Bunlar çelişkili sonuç anlamına gelmez. Uygulamasına başlanan Çin aşısının sonuçlarına bakacak olursak ciddi hastalık belirtilerinin gelişmesini engellemede oldukça başarılı. Bağışıklık açısından istenen sonuçlara ulaşılmış durumda.

ANTİKOR TESTİ UYARISI

– Antikorların koruyucu olmadığı iddialarını nasıl yorumluyorsunuz?

Hastalık geçirdikten sonra antikorlar geliştirmenin yeniden hasta olmayı engellemeye yetmediği, koruyucu olmadığını, benzer şekilde aşının da koruyucu olmayacağını iddia eden hekimlerin olduğunu görüyoruz. Bilimsel olarak bu söylemler doğru değil. Kovid-19 geçiren kişilerin oldukça küçük bir kısmının yeniden hasta olabildiğini biliyoruz. Bu durum, her Kovid-19 geçirenin yeniden hasta olacağı anlamına gelmez. Pandemi sürecinde hastalığı ikinci kez geçirenler, özellikle daha ağır hastalık geçirenler istisnai denecek sayıda az.

– Antikor testleri gerçek sonuçları veriyor mu?

Birçok antikor testi ticari kaygıyla pazarlanıyor. Klinik açıdan koruyucu olan, hastalığın tekrarlamasını engelleyen ‘nötralizan’ antikorlardır. Nötralizan antikor ise ancak özelleşmiş akademik laboratuvarda, özel tasarlanmış yöntemlerle ölçülebilir. Piyasadaki antikor testleriyle ölçülen değerlerin ne kadarı nötralizan antikor içerdiği belli olmadığından, bu değerler çok da anlamlı değildir. Ayrıca hastalığa karşı gelişen antikorların azalarak kanda kaybolması da yeniden hasta olma riski yönünden tek başına bir ölçüt olamaz. Hastalığı geçirenlerde, antikorları üreten B hücrelerinin bir kısmı hafıza hücrelerine dönüşür. Vücudumuz ikinci kez mikropla karşılaştığında, kanda hiç antikor olmasa bile, hafıza B hücreleri hızlıca  antikor üretmeye başlar ve sizi korur.

‘ÜLKESİ DEĞİL ETKİNLİĞİ ÖNEMLİ OLAN’

– İnaktif aşıya mı mRNA aşısına mı güvenmeliyiz? 

Aşıların hangi ülkede üretildiği değil, hangi tür ve etkililikte aşı üretildiği önemli. İnaktif dediğimiz yani Çin’den alınan aşılar, klasik yöntemle üretilen, daha güvenli, ancak üretilmesi zor aşılardır. Çin’in aşı üretimi konusunda hem bilgi birikimi hem de altyapısı var. Yeni nesil mRNA aşıları ise güncel teknolojiler ile daha hızlı üretilebilen aşılardır. Üretim maliyetleri de daha düşüktür. Virüsün tamamını değil, tek bir proteinini içerdiklerinden belli süre sonra gelişebilecek mutasyonlarla etkililiğini kaybetme olasılıkları biraz daha yüksektir. Bir diğer konu da, toplum düzeyinde aşılama yapacağımızı göz önüne alacak olursak, en ücra köşeye bile aşıyı nasıl ulaştıracağımızı düşünmemiz gerekir. Derin dondurucularda saklanması gereken mRNA aşısına karşı inaktif ve vektör aşılarının daha kolay kullanılabilir olacağını da bilmek gerekir.

İLAÇLARLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

– Tedavide kullanılan ilaçlar da sürekli tartışılırken, etkinlikleriyle ilgili farklı görüşler ileri sürülüyor… 

Şu an hastalığa karşı kullanılan tüm ilaçlar, Kovid-19 için geliştirilmiş özel ilaçlar değil ve mevcut diğer viral hastalıkların veya başka hastalıkların tedavisi için kullanılan ajanlar. Çok tartışılan ilaçlardan ‘hidrosiklorokin’in geç dönem hastalarda etkili olmadığı anlaşıldı ancak hastalığın başlangıç aşamasında halen etkili olup olmadığı konusundaki bilgiler net değil ve çalışmalar devam ediyor. Kovid-19 hastasına çok erken dönemde bu ilacı vermekle hata yapılmış olunmaz. Yan etkiler meselesi de çok tartışıldı. Kısa zamanda etkinlik göstersin diye, romatizmal hastalıklarda kullanılan dozun dört katı ya da daha yüksek dozlarda kullanıldığında kalp ritim sorunları görüldü. Grip veya başka viral hastalıklar için geliştirilen ‘Favipiravir’ ve ‘Remdesevir’ ilaçları da erken dönem hastalarda etkili olduğu için kulanılıyor. İlaçların doğru dozda ve doğru zamanda uygulaması çok önemli.

Bir Şeyler Yazın...

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

News TR sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et